Antik kent Efes (Ephesus) hakkında bilgi

Yazar: Mert Aslan

Efes Antik Kentinin Tarihçesi

Apasa, Ephesos, Ayasuluk, Selcuk!

Ülkemizin en önemli tarihi eserlerinin bulunduğu ilçe olan Selçuk 8 bin yıllık tarihi  ve yapılarıyla insanı büyülüyor.

Yapılan kazılarla birlikte yaşam belirtilerinin 8 bin yıl öncesine kadar gittiği görülüyor.

Apasa:

M.Ö. 2 bin yılda Son Tunç Çağı’nda Ayasuluk Tepesi’ne kurulu olan kent, Anadolu’da geniş bir sınıra ulaşan Luvi Krallığı’nın başkenti idi.

M.Ö. 8. yüzyılda inançları neticesinde Artemis Tapınağı’nı yaparak dünyanın yedinci harikasını ortaya çıkaran “Apasa” halkı pazar yeri gibi çağdaş yaşam belirtileri göstermiştir.

M.Ö. 560 yılında Lidya Kralı Kroisos’un fethettiği Efes’te kral dağınık halkı toplamak adına Artemis Tapınağı etrafında yaşamaya zorladı. Lidya egemenliğinin ardından Persler’in kontrolü altına giren Efes topraklarında, Büyük İskender’e kadar Persler hüküm sürmüştür.

Arsinoeia:

Büyük İskender’in ardından kontrolü ele geçiren Lysimakhos, ırmaklar sebebiyle sellerin çevreyi bataklık haline getirmesi nedeni ile kenti bugünkü yerine taşımakla kalmayıp şehre yeni bir isim verir: Arsinoeia! Şu anda Efes’te bulunan Tiyatro, Devlet Agorası, Ticaret Agorası, Meclis Binası ve Stadyum bu dönemde inşa edilmiştir.

Ephesos:

Limanlara olan yakınlığı ve ulaşım kolaylığı ile birlikte kısa zaman içerisinde ticaret merkezine dönüşen Ephesos’ta halk zenginleştikçe anıtlar, resmi binalar ve döneme göre lüks evler de artmaya başladı. Bu zenginlikle birlikte kent bugünkü görünümüne kavuştu.

Türkler ve Efes:

1071 Malazgirt Savaşı ile birlikte ilk Türk yerleşkelerine de rastlıyoruz. Malazgirt Savaşı’ndan on yıl sonra Çaka Bey, İzmir’e gelerek Türkleri bir araya toplayıp kıyı beyliği oluşturmaya başladı. Efes’in tamamen fethedilmesi 1304 yılında Aydınoğlu Mehmet Bey tarafından gerçekleşmiştir.

1390 yılında ise ilişkileri her daim iyi olan Aydınoğlu Beyliği, Yıldırım Bayezid döneminde Osmanlı topraklarına katıldı.

1402 yılında Ankara Savaşı’nın ardından Timur, Aydın ilini aldı ve Ayasuluk’u üs olarak kullandı.

1913’te İttihatçı’ların Milliyetçilik rüzgarında Ayasuluk’un adı Selçuk olarak değiştirilmiştir. Bir süre için Akıncılar ismiyle de anıldığı bilinmektedir.

Fotoğraf kaynakları:

https://www.guidemarmaris.com/book_a_tour/ephesus-tour-virgin-mary/

https://ephesusbreeze.com/

Alternatif Tatilde Zirvede: Efes

İzmir’in Selçuk kasabası yakınlarında yer alan Efes ilçesi, tarihi ve turistik açıdan ülkemizdeki en önemli yapı olması özelliğini taşıyor. Dünyanın yedi harikasından biri olan Artemis Tapınağı’nın Efes’te olması dünyada milyonlarca turistin ilgisini çekiyor.

M.Ö. 11 yüzyılda kurulan Efes’te kazılar 1895 yılından bu yana devam ediyor ve uzmanlar şehrin tamamen açığa çıkmasının 200 yıl daha sürebileceğini belirtiyor.

Hızlandırılmış Efes Kursu:

Selçuk Müzesi:

Efes’e giden yerli ve yabancı turistlerin ilk durağı Selçuk Müzesi. Bu müzede İkinci Dünya Savaşı’ndan itibaren bulunan tüm materyaller ziyaretçilere açık. Bunların arasında en dikkat çekenler ise 37 adet göğüslü Tanrıça Artemis Efesya’ya ait iki heykel ve yunusun üzerine binmiş olan Eros’a ait heykel..

Artemis Tapınağı:

Antik Çağ’ın ilk mimarlık eseri olan Artemis Tapınağı’ndan geriye yalnızca tek bir sütun kalsa da dünyanın yedi harikasından biri olan bu kalıntıyı görmek size heyecanlandıracaktır.

Stadium:       

Efes’in güney bölümünde yer alan stadium ile antik çağdaki her törenin, atletik yarışmaların ve o dönemde olduğu gibi günümüzde de filmlerde sıkça gördüğümüz acımasız gladyatör dövüşlerinin yapıldığı alanı ziyaret edebilirsiniz.

St. John Kilisesi:

Hz. İsa’nın havarilerinden Aziz Ioannes’in mezarının üstüne yapılmış kilise de Efes Antik Kenti’nde bulunmaktadır.

Celsus Kütüphanesi:

Efes’in en iyi şekilde korunmuş olan yapısı ve aynı zamanda bir lahit olan Celsus Kütüphanesi’ni görebilir, eğer şanslıysanız kültür sanat etkinliklerine katılabilirsiniz.

Eski dönemin ihtişamını ve Antik Roma’nın dokusunu görmek istiyorsanız tatil seçeneklerinizin arasına Efes’i de almanızı şiddetle öneririz.

Fotoğraf kaynakları:

https://www.officefma.com/resource-center/

https://www.awesomestories.com/asset/view/Wonders-of-the-Ancient-World-Arson-at-the-Temple-of-Artemis

Efes’te Yaz Turizmi

E(n)fes bir tatil!

Artemis Tapınağı, Meryem Ana Kilisesi, Celsus Kütüphanesi, İsabey Camii… Bunların hepsini gezdiniz ve yoruldunuz. Peki biraz dinlenmeye ne dersiniz?

Eğer Efes’te yalnızca kültür turizmi yapacağınızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Efes size enfes bir yaz tatili avantajı da sunuyor. İzmir – Aydın karayolunun 73. kilometresinde görebileceğiniz Efes, antik ve kültürel kalıntıların yanı sıra 11 kilometrelik sahili ile yaz tatili için de en uygun seçimler arasında yer alıyor.

Eski adı ile Pamucak Plajı’nın içinde ve dışında su sporu, kamping alanı, aquapark gibi bir çok seçeneğiniz de bulunuyor. “Ben heyecan arıyorum” diyenlerdenseniz at ve jeep safarileri gibi egzotik aktivitelerde bulunabilirsiniz.

Ağustos ayında 45 dereceye kadar sıcaklığa ulaşan bölge, Meryem Ana ayinine katılan ziyaretçileri zor durumda bıraksa da şehre olan ulaşım kolaylığı, tarihi dokusu ve sessizliği ile bir çok tatilcinin gözdesi haline gelmiştir.

Efes’e nasıl gidilir?

Karayolu: İzmir-Aydın otobanından gelinerek dört şeritli bölünmüş yolla ilçeye rahat bir şekilde kara yolu ile ulaşılabilmektedir. Kavşak noktada bulunması nedeniyle her yönden gelecek kara yolu ulaşımı kolaylıkla sağlanılmaktadır.

Havayolu: İlçeye hava yolu ile ulaşım İzmir Adnan Menderes Hava Limanı ve 100 yolcuya kadar kapasiteye sahip özel uçakların inebileceği Selçuk-Efes Havaalanı ile sağlanabilir.

Denizyolu: Denizyolu ile ulaşım İzmir limanları ile sağlanmaktadır.

Demiryolu: Yakın il ve ilçelere demiryolu hattı ile de bağlıdır (İzmir-Denizli ile İzmir-Isparta hatları Selçuk’tan işlemektedir).

Kara, hava ve deniz yoluyla ulaşabileceğiniz kentte ayrıca her yılın Ocak Ayı’nın üçüncü pazarı Deve Güreşleri Festivali, Mayıs Ayı’nın ilk pazar gününde Geleneksel Yağlı Pehlivan Güreşleri, Eylül ayının ilk haftasında Uluslararası Selçuk-Efes Kültür, Sanat ve Turizm Festivali yapılmaktadır. Kültür, Sanat ve Turizm Festivali’nin bazı şovlar Efes’te Celsus Kütüphesi’nde sahneleniyor.

Fotoğraf kaynağı: https://www.toxel.ro/Inspire/O-alta-mare-mereu-aceeasi_2712.html

Efes Antik Kent Tiyatrosu

Türkiye sınırları içerisinde yer alan ve Anadolu’nun en büyük antik tiyatrosu unvanına sahip olan Efes Antik Tiyatrosu üç kademeden ve 65 sıradan oluşmaktadır. Sahne binası izleyici bölümünden tamamen ayrı olarak inşa edilmiştir. Erken çağlarda yapılan bu tiyatro roma zamanında genişletilerek kapasitesi arttırılmıştır. Başlarda bu tiyatro tek kademeli olarak inşa edilse de Efes kentinin ticari zenginliği ile büyümesinden ve görkeminin artmasından sonra tiyatroda onarılarak büyütülmüştü. Tiyatroda bulunan orkestra çukurunun kenarları büyütülerek buralar gladyatör dövüşlerine hazır hale getirilmişti. Üç katlı olarak bulunan sahneyi ayakta tutan mermer sütunlar bugün hala ayakta durmaktadır. Bodrum katının tamamen sağlam durduğu bu dönemde aynı zamanda akaçlama hendeğinin büyük bir bölümü açık olarak bulunmaktadır.

Efes Antik Kent Tiyatrosunun oturma bölümleri ince mermerler ile kaplanmıştır. Bu mermer kaplı oturma alanlarının bazıları kaba taşlar ile döşenirken bazı bölümleri ise horasan harcı ile kaplanmıştır. İki adet orta yolu bulunan tiyatronun orta yolu 7 ayak genişliğinde karşımıza çıkmaktadır. Orta yolun bu genişlik ile kapladığı alan sırtlıklar ile desteklenmiştir. Bunların günümüze kadar gelmiş olması son derece önemlidir. Tiyatronun sanatsal yapısı incelendiğinde Helenistik dönemin sanat anlayışı ve erken dönem sanat anlayışı hakkında bizlere önemli bilgiler vererek o zamanların kültürel anlayışını zihnimizde canlandırmamıza yardımcı olabilmektedir. Dünya tarihi açısından son derece önemli olan bu yapının aynı zamanda tarihi değerler açısından da son derece büyük önem taşımaktadır. Dünyanın her yerinden milyonlarca ziyaretçiyi ağırlayan bu tiyatroya Türkiye’den de oldukça ziyarette bulunulmaktadır. Doğal güzelliği, manzarası sanatsal ve tarihi açısı ile dikkat çekici bu yapı herkes tarafından görülmeye değer ender yapılardan biridir.

Fotoğraf kaynağı: http://www.toursce.com/turkey-tour/pamukkale-tour-from-izmir-cruise-port/

Meryem Ana Evi

1881 yılında Gouyet isimli görme ve yürüme özürlü bir rahibin devamlı gördüğü rüyaları kiliseye bildirmesi ile başlayan hikaye ve rastlantılar sonucu ortaya çıkarılan Meryem Ana Evi farklı bir çok görüşe rağmen Vatikan tarafından kutsal ilan edilmiştir.

1800’lü yılların başında yılında hayatı boyunca hiç evinden çıkmamış görme ve yürüme özürlü bir Alman kadın, devamlı gördüğü rüyalardan yola çıkarak Meryem Ana’nın evinin yerini tarif eder. Henry Jung yönetimindeki bir heyet Catherine’nin tarifine inanarak Efes’e gelir ve Bülbül Dağı’nda Meryem Ana’nın evine ulaşır.

Her ne kadar Ortodokslar reddetse de Katolik Kilisesi’ne göre Hz. İsa’nın annesini emanet ettiği Aziz John, Hz. İsa’nın çarmıha gerilmesinden bir süre önce tehlike dolayısıyla Kudüs’ten ayrılarak Efes’e geldiği, Meryem Ana için Bülbüldağı’nda bir kulübe yaptığını savunur. Aynı zamanda St. Jean’ın Meryem Ana’nın 101 yaşında ölmesinin ardından Bülbüldağı’na gömdüğü ve St. Jean’ın kendi adını taşıyan İncil’i burada yazdığı da kabul edilir.

Azize  Meryem Ana’nın kaldığı bu ev, 1967 yılında Papa VI. Paul ve 1979 yılında Papa II. Jean Paul tarafından ziyaret edilmiştir. Vatikan tarafından kutsal ilan edilen bu ev hristiyanların yanı sıra müslümanlar tarafından da kutsal kabul edilmiştir.

Her yıl 15 Ağustos’da düzenlenen Meryem Ana ayini sebebiyle en kalabalık gününü yaşayan Meryem Ana Evi’nde ayinler de düzenlenmektedir.

Meryem Ana’nın mezarının da evi gibi Bülbüldağı bölgesinde olduğu düşünülmekle birlikte mezarla alakalı olarak herhangi bir bulguya rastlanmamıştır.

Fotoğraf kaynağı: http://www.izmirmag.net/2016/05/cogu-izmirlinin-bile-bilmedigi-izmir.html

Tarihin Canlı Tanığı: Celcus Kütüphanesi

Efes Antik Kenti’nin en görkemli ve günümüze kadar ulaşabilen nadir yapılarından olan Celcus Kütüphanesi adını dönemin ünlü filozof ve hekimi Celcus’tan alır.

M.S. 135 yılında Asya Konsülü Julius Aguila tarafından Romalı Mimar Vitruoyu’ya yaptırılan kütüphane, görkemli yapısıyla her dönemde büyük ilgi uyandırmıştır. Dışarıdan iki katlı gibi görünen fakat içeriye girildiğinde tek katlı olduğu anlaşılan bu görkemli bina her ne kadar kütüphane olarak adlandırılsa da Celcus’un mezarını içerisinde barındırdığı ve kitap sayısının az olması nedeniyle bir çok tarihçi tarafından yalnızca anıt mezar olarak adlandırılır.

Tarihçiler 16 metre yüksekliğinde ve 60 metre genişliğindeki Celcus Kütüphanesi’nde o dönemde İskenderiye’de 700 bin, Bergama’da 200 bin civarında iken Celcus’ta 120 bin rulo olduğunu belirterek bu tezlerini kuvvetlendirmişlerdir.

Dönemin en muhteşem yapılarından biri olarak gösterilen ve günümüze kadar ulaşan yapının ön cephe kolonları arasında akıl, kader, ilim ve erdem öğelerini tasvir eden dört kadın heykeli vardır.

M.S. 260 yılında yangın, 10 yıl sonra yaşanan bir depremle büyük bir bölümü yıkılan ve daha sonra inşa edilmeyen Celcus Kütüphanesi 1905 yılında yapılan kazılarla ortaya çıkarılmış, 1970 yılında ise Mimar Friedmund Hueber ve Arkeolog Volker Michael Strocka tarafından restore edilerek eski görünümüne kavuşturulmuştur.

Celcus ile ilgili en efsanevi bilgi ise tam karşısında bulunan genelev ile arasında gizli bir tünel olduğu söylentisi. Kütüphane ile genelev arasında bulunan mermer caddenin altında bulunduğu söylenen bu tünelle birlikte dönemin önemli isimlerinin ve genelevde görünmek istemeyen bazı kişilerin gizlice geneleve girmesini sağladığı belirtiliyor.

Celcus Kütüphanesi günümüzde bir çok kültür ve sanat etkinliğine ev sahipliği yapmaktadır.

Fotoğraf kaynağı: http://gezginlerkulubu.org/turkiyede-ziyaret-edilmesi-gereken-10-antik-kent

Efes Antik Kentinin Kuruluş Efsanesi

Efes Antik Kentinin kuruluş kehanetine göre kent o zamanın Atina kralı olan Kordos’un bir oğlu bulunmaktaymış. Atina kralının oğlunun adı Androklosmuş. Kralın cesur ve meraklı oğlu Androklos Ege denizinin karşı yakasını keşfetmek istemekteymiş. Bunun için çalışmalara girişmeden önce Delhi kentinde bulunan Apollon tapınağındaki kâhinlere bu durumu anlatır ve onlara bu işi nasıl yapabileceğini danışır. Kâhinler Androklos’a balık ve domuzun işaret ettiği yerde bir kent kuracağını söyleyince Androklos bu sözlerin ne anlama geldiğini anlamaz ve bu sözleri düşünmeye başlar. Bir yandan kâhinlerin sözlerini düşünen Androklos bir yandan da Ege denizinde ilerlemeye başlamıştır. Bir süre denizde ilerledikten sonra Küçük Menderes nehrinin ağız kısmındaki körfeze vardıklarında kıyıya inmek isterler. Kıyıdan karaya inerler ve hem ısınmak hem de denizden balık tutup onu pişirebilmek için ateş yakarlar. Balıkları tuttuktan sonra ateşte pişirmeye başlarlarken arkalarındaki çalılıklardan bir yabandomuzu çıkarak pişirdikleri balıkları kaparak hızla kaçar. O anda kâhinlerin söylediği sözleri hatırlar Androklos ve bu bölgeye kenti kurma kararı verir. Bu sayede Androklos Efes Antik Kentini kurmuş olur. Efes’in kuruluş efsanesi bu şekilde anlatılmaktadır.

Efsaneye göre bu şekilde kurulan kent kısa zamanda gelişmiş kültürel, sanatsal ve özellikle de ticari anlamda oldukça ilerlemiştir. Yunanlılardan sonra başta roma olmak üzere birçok eski uygarlığın eline geçen bu kent zamanla birçok uygarlığın kültüründen etkilenmiş sentez bir şehir oluşturmuştur. Türkiye içerisinde yer alan ve tarihi ve turistik açıdan son derece önemli olan bu liman kenti herkes tarafından mutlaka görülmesi gereken bir mekândır. Doğal güzellikleri ve eski çağlardan itibaren günümüze ulaştırmış olduğu sanatsal ve mimari eserleri ile dikkat çekmektedir.

Fotoğraf kaynağı: https://blissfullylana.wordpress.com/tag/st-john-the-baptist-church/

Efes Antik Kenti Coğrafi Bilgiler

Efes Anadolu’nun Batısında eski İonya bölgesinde yer almakta olan bir şehirdir. Günümüzde Türkiye’nin Batısında Ege üzerinde yer almakta olan İzmir İli’nin Güneydoğusunda bulunan Selçuk ilçesinin Batısındaki Küçük Menderes vadisine kurulmuş bir şekilde karşımıza çıkmaktadır. Bulunduğu stratejik konum sayesinde Batı ile Doğuyu birbirine açmakta olan bir kapı konumundadır. İzmir’e yaklaşık olarak 82 km uzaklıkta yer almaktadır. Efes Antik Kentinin tarihi M.Ö 6000 lere kadar dayanmaktadır. Önemli bir liman kenti konumunda idi şehir başlarda daha sonraları denizden uzaklaşmıştır. Selçuk 1307 yılında Türkler tarafından alınmıştır. 1426 tarihinde de Osmanlı himayesine girmiş olan Selçuk 1957 yılında da İzmir’in ilçesi durumuna getirilmiştir. 33 binden fazla nüfusa sahip turistik bir ilçe olarak ülkemizde yer almaktadır. Hititler döneminde şehrin adı Apasas olarak bilinmektedir. M.Ö 1050 lili yıllarda Yunanistan dan gelen göçmenlerde bu şehirde yaşamaya başlamıştır. M.Ö şehir Artemis Tapınağı çevresine taşınarak yerleştirilmiştir.

Bu bölgede iklim Akdeniz iklimidir. Yazları sıcak ve kurak kışları ise ılık ve yağışlı geçmektedir. Selçuk ilçesi 295 Km² lik bir alana yayılmıştır. Denize olan uzaklığı 8 km olan ilçenin denizden olan yüksekliği ise 16 m olarak bilinmektedir. Bölgenin büyük bir kısmının ormanlık olması sebebi ile bu durum Efes Şehrine doğal bir güzellikte katmaktadır. Selçuk ilçesinin 3 km uzaklıkta Efes Antik Kenti yer almaktadır. Bu kentin yakınlarında bir de Efes havalimanı bulunmaktadır burada paraşütle atlama yarışları düzenlenmektedir.  Efes Şehri bütün bu güzellikleri ve tarihi ile gezilmeye değer bir turistik mekândır.

Fotoğraf kaynağı: http://www.peninsulatours.com.tr/en/excursion/ephesus-artemis-temple-tour-programme

Efes Antik Kenti Ziyaret Saatleri

Türkiye’nin İzmir iline bağlı Selçuk ilçesinde yer almakta olan Efes Antik kenti hem Türkiye de hem de dünya üzerinde insanların merak ile ziyaret ettiği önemli bir turistik bölgedir. Dünyanın yedi harikasından birisi olan Artemis Tapınağının da Efes kentinde yer alması bu bölgenin hem dini hem de tarihi açıdan daha önemli kılınmasına katkı sağlamaktadır. Önemli turist ziyaretleri ile turistik açıdan son derece kalabalık ziyaretçilere ev sahipliği yapmaktadır. Yapılan kazılar devam etmesi sayesinde de yeni yeni bulguların ortaya çıkması daha çok kişiyi merak ettirmekte ve bölgeye turist gezilerinin yapılmasını sağlamaktadır. Günümüze kadar gelmiş olan kent kalıntıları şehrin eski zamandaki sanat anlayışını mimarisini ve tarihi güzelliklerini göz önüne çıkartmaktadır. Hristiyanlar açısından da tapınaklar ve kiliselerin bulunması dolayısıyla büyük önem taşıyan kent ayni zamanda dini özelliğe sahip hac görevleri ve dini gezintilere de ev sahipliği yapmaktadır.

Efes Antik Kentini ziyaret etmek isteyen ve bu tarihi ve doğal güzelliklere yerinde şahit olmak isteyen ziyaretçiler için yaz aylarını kapsayan Nisan ve Ekim ayları içerisinde ziyaret saatleri sabahları 08.30 ile 19.00 arasında gerçekleştirilmektedir. Kış aylarını kapsayan Kasım- Mart ayları içerisinde ise ziyaret saatleri 08.00 ile 17.00 arasında gerçekleştirilmektedir. Ziyaret saatinin bitmesine yarım saat kala içeri artık ziyaretçi alınmamaktadır. İnsanlık tarihi açısından ve uygarlıklar tarihi açısından son derece önemli doğal ve tarihi güzelliğe sahip kenti görebilmek için sizler bu ziyaret takvimine dikkat ederek ziyaretlerinizi gerçekleştirebilirsiniz. Haftanın her günü açık olan müzeye müze kartınız ile rahatlıkla girip dolaşabilirsiniz. Müze kartınız yok ise kapıda belli bir ücret karşılığı müze kartınızı alarak ziyaretinizi gerçekleştirebilirsiniz.

Fotoğraf kaynağı: http://allworld-travel.com/place/hram-artemidy-v-efese

Bulutlara Yükselen Tapınak: Artemis

“Kadim Babillilerin kudretli işçiliğini ve Mausoleus’in mezarını gördüm. Ama bulutlara doğru yükselen Efes’teki tapınağı gördüğümde, diğerlerinin tümü gölgede kalmıştı.”

İskenderiyeli filozof Philon bu sözleri günümüzde dünyanın 7 harikasından biri olarak kabul edilen Efes Antik Kenti içerisinde bulunan Artemis Tapınağı için söylemişti.

Bu sözlerin üzerinden binlerce yıl geçmesine ve yalnızca bir sütun kalmasına rağmen Artemis Tapınağı’nı görmek isteyen yerli ve yabancı ziyaretçilerin akınına uğruyor.

Diana Tapınağı olarak da bilinen ve M.Ö. 550 yılında yapımı tamamlanan Artemis Tapınağı, Yunan Mitolojisi’ndeki bereket tanrısı Artemis’e ithaf edilmiştir. Kaynaklar, Artemis’in bereket tanrısı olması nedeniyle helenistik dönemde tapınağın hem ibadethane hem de pazaryeri olarak kullanıldığını belirtmiştir.

Lidya Kralı Kroisos tarafından başlatılan ve 120 yıl süren çalışma sonrasında ortaya çıkmış olan tapınak, tamamı mermerden yapılmış ve 100 sütun üzerine kurulmuştur. Romalı tarihçi Piny’e göre ise tapınağın yapımında 18 metrelik 127 adet sütun kullanılmıştır.

 

 

Yunan mimar Chersiphron tarafından yapılan tapınak, dönemin en ünlü heykeltraşları Polyclitus, Pheidias, Cresilas, ve Phradmon tarafından yapılmış heykellerle süslenmiştir.

Ayakta olduğu binlerce yıl boyunca bir çok tehlike atlatan tapınak yapılışından 200 yıl sonra M.Ö. 21 Temmuz 356 yılında adını ölümsüzleştirmek isteyen Herostratus isimli bir Yunanlı tarafından ateşe verilmiş ve Büyük İskender aynı gece dünyaya gelmiştir. Yangının ardından tekrar yapımına başlansa da halk tam olarak başarıya ulaşamamıştır. M.S. 263 yılında Hristiyanlığın yaygınlaşması ile birlikte gotların istilasına uğrayan bölgede giderek önemini yitirmiştir.

1900’lü yıllarda başlayan kazılarla birlikte ortaya çıkarılan bir çok eser İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin yanı sıra İngiltere’de British Museum ve Fransa’daki ünlü Louvre Müzesi’nde sergilenmektedir. Günümüze kadar yalnızca tek sütunu kalan tapınak inşaat firmalarına da ilham kaynağı olmuştur. Kıbrıs’ta yapılan Kaya Artemis Resort Oteli, Artemis Tapınağı’nın birebir uyarlaması olarak müşterilerine hizmet vermektedir.

Fotoğraf kaynakları:

https://judyanddavidsgapyear.wordpress.com/2014/10/12/turkey-ephesus-part-2/

http://teacongress.org/Congress-Tours–Social-Actvities-ipages-en70.cgi

Page 2 of 2

Powered by WordPress & Theme by Anders Norén