Efes Antik Kenti’nin özellikleri nelerdir?

İzmir ili, Selçuk İlçesi sınırlarında bulunan Efes Antik Kenti, antik dünyanın en önemli yerleşim yerlerinden biridir ve dünyadaki en ünlü antik kentlerden biridir.

Her yıl yüz binlerce ziyaretçiyi ağırlayan Efes Antik Kenti için, Türkiye’nin en ünlü antik kenti dersek yanlış olmaz.

Bronz Çağı’nda, Anadolulu bir yerleşim yeri olduğu tahmin ediliyor ve adının “Apasas” adından geldiği, bunun da savaşçı bir kraliçenin ismi olduğu söyleniyor.

Efes Antik Kenti’nin ilk yerleşim birimi, bugün Selçuk ilçesindeki kalenin bulunduğu ve Aziz John Kilisesi’nin bulunduğu tepe olduğu düşünülüyor.

Efes Antik Kenti’nin ilk zamanlarda burada kurulduğu ve burada Anadolu’nun Ana Tanrıça kültünün devamı olan Artemis kültünün önemli bir tapınç merkezi olduğu ve hatta antik çağlarda insanların buraya “hac” ziyaretinde bulundukları biliniyor.

Bu antik kentin büyük ihtimalle Troya Savaşı’ndan sonra, M.Ö. on ikinci ve on birinci yüzyıllarda Antik Yunanlılar tarafından işgal edildiği, daha sonra buradaki yerel halkla karışan Yunanlıların burada bir antik şehir devleti kurdukları ve ismini de Ephesus (Efes) olarak değiştirdikleri söyleniyor.

Büyük İskender’den sonra, Lysimakhos M.Ö. üçüncü yüzyılda Efes Antik Kenti’ni Selçuk şehrindeki kalenin bulunduğu yerden bugünkü Efes Harabeleri’nin bulunduğu Bülbül Dağı ve Panayır Dağı arasındaki vadiye taşımıştır. Ve bu şehir taşındıktan sonra çok önemli bir liman kenti olmuş ve Roma’nın Asya eyaletinin baş kenti ve İmparatorluğun 4 büyük kentinden biri olmuştur.

Efes’e zenginliğini ve refahını getiren liman, Küçük Menderes Çağı’nın taşıdığı alüvyonlarla daha antik çağlarda dolmaya başlamıştır. Hatta İmparator Adrianus 2. yüzyılda bu limanın dolmaması için çeşitli çalışmalar yapmış, kanallar açmıştır ancak 4. yüzyıldan sonra Efes Limanı artık kullanılamaz hale gelmiş ve Efes Antik Kenti terk edilmiştir.

Kaynak: Uzman TV, A. Serhan Güngör