Şirince İzmir’in Selçuk ilçesine bağlı, 2012’deki Maya Takvimi’nin sonuna gelinmesi ile birlikte adını duyduğumuz, kıyametin kopmayacağı tek kasaba diye anılan ismi gibi şirin bir köydür. Şaraplarıyla ünlü bu köy İzmir Merkez’e 85 km, Efes Harabelerine ise yaklaşık olarak 10 km uzaklıktadır.

Tam bir kültür abidesi olan Şirince’nin tarihi çok eskilere dayanıyor. Yaklaşık olarak M.S. 5. yüzyılda kurulduğuna inanılan köyün kurulma hikayesine dair iki farklı hikaye anlatılmakta. Bunlardan birinde, Efes’te yaşayan halkın yazları sivrisineklerin çoğalması ve Şirince Efes’e nazaran daha serin olması sebebiyle yazları buraya gelmeleri, ardından burayı gıdaları için buzluk olarak kullanmaları anlatılır. Bir diğer gösterilen sebep ise Efes’te bir dönem nehrin taşması, şehrin su altında kalması ile Efes halkının daha yüksek tepelere taşınma ihtiyacından dolayı kurulduğudur.

 

ŞİRİNCEDE GÖRÜLECEK YERLER

Şirince’nin ufak görünümüne aldanıp da kültürünün de coğrafi boyutuyla orantılı olduğunu düşünmeyin zira bu küçük kasabanın kültürel birikimi kendi boyutlarının da ötesinde. Buraya gelen ziyaretçilerin görülecek yerler listesinin en başında kiliseler gelmekte.

Şirince’de toplam iki kilise bulunmakta. St. Joan Kilisesi ve St. Demetrius Kilisesi. Öncelikle St. Joan Kilisesi’nden bahsedelim. Kilise hakkında bilgiler vermeden önce St. Joan’un kim olduğunu bilmekte fayda var. Hz İsa’nın havarisi ve aynı zamanda arkadaşıdır. Hz İsa çarmıha gerilmeden evvel gelebilecek tehlikelerden dolayı annesini St. Joan’a emanet etmiştir. Hz İsa çarmıha gerildikten sonra Meryem Ana’nın Kudüs’te yaşamaya devam etmesinin tehlikeli ve sakıncalı olduğunu düşünerek onu Kudüs’ten çıkarmış ve uzun bir yolculuğun ardından Efes’e gelmişlerdir. Efes o dönemlerde bilinen en gelişmiş ve en büyük kenti konumundaydı fakat Hz Meryem’in toplum içerisinde görünmesinin ve o dönem orada yaşayan toplumun putperest olmasından dolayı sakıncalı olduğunu düşünerek Bülbül Dağı’nın eteklerinde, ağaçlarla kaplı bir alanda gizli bir kulübe inşa etmiş ve Hz Meryem burada yaşamaya başlamıştır. St. Joan her gün gizlice kendisini ziyaret etmiş ve yiyecek içerek götürmüştür. Hz Meryem 101 yaşında vefat edene kadar bu böyle sürmüştür. Vefatından sonra St Joan Meryem Ana’yı kimsenin bilmediği gizli bir yere gömmüştür.

Hz Meryem’in vefatından sonra Hristiyanlığın yayılması ile birlikte Hz Meryem’in yaşadığı bölgeye Hristiyanlarca hac modeli ile ile kilise inşa edildi ve 1967 yılında papalık makamı tarafından Hristiyanlıkça kutsal ilan edildi.

St. Jean Kilisesi Selçuk Kalesi’nin yer aldığı Ayasuluk Tepesi’nin güneyinde, tepenin yamacında yer almaktadır. Hz. İsa’nın 12 havarisinden birisi olan St. Jean, Hz. Meryem’den sonra tıpkı onun gibi hayatının sonuna kadar Efes bölgesinde yaşamış ve Ayasuluk Tepesine gömülür. Ölümünden sonra 4. yüzyılda mezarının üzerine ahşaplarla küçük bir kilise inşa edilir. Dönemin Bizans İmparatoru Justinien o yıllarda bu kilisenin yerine görkemli bir kilise inşa edilmesi emri verir ve 527-565 yılları arasında hac planlı bir kilise yaptırır. Halen göz kamaştıran bir güzelliğe sahip olan bu yapı ortaçağdan itibaren bir hac mekanı olarak ziyaret edilmekte.

Bu bölgede yer alan bir diğer kilise ise St. Demetrius Kilisesi. Kitabesi bulunmayan ve kuruluşunda kullanılan ilk ismi bilinemeyen bu kilise 19. yüzyılda bölgede yaşayan Rumlar tarafından yaptırılmış ve Kurtuluş Savaşına kadar olan sürede kilise olarak kullanılsa da, savaş sonrasında Yunanistan’dan gelen göçmenler tarafından cami olarak kullanılmıştır.

St. Demetrius Kilisesi Şirince’nin tepe bölgesinde yer almaktadır. Kiliseye ulaşmak için yokuş yolları çıkmak gerekiyor. Eğer ki kilise gezinizden sonra yorulursanız kilisenin hemen yanınca yer alan çay bahçesinde dinlenebilir, panoramik manzaraya karşı çayınızı veya kahvenizi yudumlayarak Şirince’nin keyfini çıkarabilirsiniz.

 

 

ŞİRİNCE ŞARAPLARI

Şirince köyde gelişen doğal konsepti ile eşi benzeri olmayan, görenleri büyüleyen bir köy. Sahip olduğu dokuyu öne çıkaran etmenlerden bir tanesi de şarapları. Şirince şarapları ülke çapında çok ünlü. Üzüm şarabından ziyade meyve şarabı üretimi ön plana çıkıyor. Küçük bir köy olmasına karşın her yerde şarap evleri görmek ve buralara tadım yapmanız için davet edilmeniz mümkün. Böğürtlen, ahududu, çilek, vişne, elma, şeftali, kavun gibi bir çok meyvenin şarabını bulabilirsiniz.

 

Kuşadası tatilimizin ardından, Efes’ten dönerken ailece yaptığımız Şirince ziyaretinde, alkolle arası iyi olsa da, şarabı bugüne kadar pek sevememiş 3 kuzen olarak Şirince’deki meyve şaraplarını tattığımızda çok büyük bir sevince girmiştik. Merak ettiğimiz her şarap türünü küçük shot bardaklarında tadıyor, o kadar çok seçenek arasından seçim yapamıyorduk. En sonunda bir kuzen 2 tane, ikimiz de birer tane olmak üzere toplam 4 şarap alarak dükkandan çıktık. Bir an önce eve dönüp şaraplarımızı içsek diye bekliyorduk. Sonunda Ankara’ya varmamızın ertesi akşamında evimde şarabımı tek başıma içmeye karar verdim. Fakat sonuç benim açımdan hayal kırıklığı olmuştu. Şirince’de ufak bardaklarda tadarken, şarap o yoğun aromasından kurtulmuş oluyor ve tadı ağır gelmiyordu. Fakat şişeden direkt doldurup içtiğimde ise orada beğendiğimden daha farklı geliyordu. Şarap konusunda insanların ikiye bölünmüş olduğunu düşünürsek, tıpkı bizim gibi şarabı bir türlü sevememiş fakat meyve şarabını görünce iştahına ve cüzdanına hakim olamayanlar, tadım yaparken bu yanılgıya düşmesinler diye de uyarı vermek lazım.

Şirince’de yiyecek içecek kategorisinde şu an meşhur olmasa da yakın bir zaman sonra isminin sık sık Şirince ile birlikte anılacağı düşünülen Şirince’nin kendine özel köy ekmeği ise dönüşte mutlaka alınması gerekenler listesinde. Şirinceli kadınların köşelere kurdukları tandırlar ile taze olarak ürettikleri dikdörtgen şeklindeki bu mayalı ekmeklerin diğer ekmeklere kıyasla üst düzey bir lezzete sahip olmasının yanı sıra 1 hafta boyunca bayatlamıyor olması ise yine ilgi çekici. Aldığınız günden itibaren 4-5 gün sonra dahi ilk tazeliğiyle yemeniz mümkün.

 

 

ŞİRİNCE’DE KONAKLAMA

Şirince’de konaklamak isteyenler için 2 farklı seçenek mevcut. Birincisi Selçuk’tan köye gelirken köy yolunun başlangıcındaki oteller ikincisi ise Şirince’nin merkezinde bulunan oteller. Köy yolu üzerinde yer alan oteller biraz daha merkezden uzak olsa da gürültüden uzak bir şekilde dinlenme sağlayabilirsiniz. Çarşı içerisindeki otellerde konakladığınız taktirde ise Şirince’nin bir çok yeri eşit mesafeye iniyor ve devamlı otelde kalmak istemiyorsanız her yere rahatlıkla ulaşma imkanı oluşuyor. Böyle bir durumda ise Şirince’nin Rum Mimarisi sokaklarında yürüyebilir, şarap evlerini, çeşitli hediyelik eşyalar satan dükkanları, kiliseyi ziyaret edebilir, dilek havuzuna para atabilir ve zihninizi bu büyüleyici güzellikler ile dinledirebilirsiniz.

Seçeceğiniz konaklama türlerinde ise önünüze iki seçenek geliyor. Genellikle isimleri “Abc Konak” şeklinde olan lüks butikler veya mütevazi pansiyonlar mevcut. Köyün dokusu gereği iki seçenek arasında da pek fark bulunmuyor ve sıradan tatil yörelerindeki gibi lüks ile ortalama seçenekler arasında pek bir fark bulunmuyor.

 

ŞİRİNCE OTEL ÜCRETLERİ

Şirince’de konaklamanın en büyük avantajlarından birisi otel ücretlerinin çok yüksek olması veya oteller arasında ücret farklarının fazla olması gibi durumların bulunmamasıdır. İster Şirince’nin yerlisi olsun, ister sonradan gelen ve orada yaşamaya karar veren otel işletmecilerinin olsun, köydeki otel fiyatları belirli aralıkların dışına çıkmıyor. Köy kahvaltısının da dahil olduğu 2 kişilik konaklamalar için 75-90 lira arasında bir fiyat aralığı sunuluyor.

 

Fotoğraf kaynakları:

http://www.bizevdeyokuz.com/sirince-gezilecek-yerler

https://www.neredekal.com/blog/48-saat-1-rota-sirince/

http://www.kucukoteller.com.tr/sirince-otelleri.html